NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
24 - (2076) حدثنا
أبو كريب،
محمد بن
العلاء. حدثنا
أبو أسامة عن
سعيد بن أبي
عروبة. حدثنا
قتادة؛ أن أنس
بن مالك
أنبأهم؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم رخص
لعبدالرحمن
بن عوف
والزبير ابن
العوام في
القمص الحرير.
في السفر. من
حكة كانت
بهما. أو وجع
كان بهما.
{24}
Bize Ebû Kureyb Muhammed
b. Ala' rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Saîd b. Ebî Arûbe'den rivayet etti.
(Demişki): Bize Katâde rivayet etti. Onlara da Enes b. Mâlik haber vermişki,
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Abdurrahman b. Avf ile Zübeyr b. Avvâm'a kendilerinde uyuz
veya ağrı bulunduğu için seferde ipek gömlek giymelerine ruhsat vermiştir.
(2076) - وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا محمد بن
بشر. حدثنا
سعيد، بهذا
الإسناد، ولم
يذكر: في السفر.
{m-1}
Bize bu hadisi Ebû Bekr
b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti.
(Dediki): Bize Saîd bu isnâdla rivayet etİt ama «seferde...» kaydını anmadı.
25 - (2076) وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع عن
شعبة، عن
قتادة، عن
أنس. قال:
رخص
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، أو رخص،
للزبير بن
العوام
وعبدالرحمن
بن عوف في لبس
الحرير. لحكة
كانت بهما.
[ش
(لحكة) هي
الجرب أو نحوه].
{25}
Bize bu hadîsi yine Ebû
Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Veki', Şu'be'den, o da
Katâde'den, o da Enes'den naklen rivayet etti. Enes (Şöyle demiş);
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Zübeyr b. Avvâm ile Abdurrahman h. Avf'a kendilerinde bulunan
bir uyuzdan dolayı ipek giymeye ruhsat verdi. Yahut onlara ruhsat verildi.
(2076) - وحدثناه
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة، بهذا
الإسناد، مثله.
{…}
Bize bu hadîsi Muhammed
b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivâyet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b.
Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet
etti.
26 - (2076) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا عفان.
حدثنا همام. حدثنا
قتادة؛ أن
أنسا أخبره؛
أن
عبدالرحمن بن
عوف والزبير
بن العوام
شكوا إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
القمل. فرخص
لهما في قمص
الحرير. في
غزاة لهما.
{26}
Bana bu hadîsi Züheyr b.
Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Affân rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmâm
rivayet etti. (Dediki); Bize Katâde rivayet etti. Ona da Enes haber vermişki,
Abdurrahman b. Avf ile Zübeyr b. Avvâm, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
bitten şikâyet etmişler. O da iştirak ettikleri bir gazada onlara ipek gömlek
giymeye ruhsat vermiş.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Cihad» bahsinde, Ebû Davud ile İbni Mâce «Libâs»'da; Nesâi «Kitâbu'z-Zine»'de muhtelif
râvilerden tahrîc etmişlerdir. Nevevî diyor ki: «Bu hadîs Şafiî ile ona
muvafakat edenlerin mezhebine sarahaten delâlet etmektedir. Bir kimsede uyuz
hastalığı bulunursa ipek giymesi caiz olur. Çünkü ipekte serinlik vardır. Bu ve
o mânâda şeylerin bulunması da böyledir. İmam Mâlik caiz olmadığına kaildir.
İpeği zarurette giymek de caizdir. Harb birdenbire patlayarak başka bir şey
bulamayan, sıcaktan veya soğuktan korkarak giyen gibi. Ulemâmızca sahih olan
kavle göre ipeği uyuz ve benzeri rahatsızlıklar dolayısıyle hem seferde hem
hazarda giymek caizdir. Ulemâmızdan bâzıları ipek giymenin cevazı sefere
mahsustur demişse de bu kavil zayıftır.»
Kurtubî de şunları
söylemiştir ; «Bu hadîs zarurette ipeğin giyilebileceğine delâlet eder.
Mâlikîler'den bazılarının kavli de budur. İmam Mâlik'e gelince, o ipek giymeyi
her iki vecihde de men etmiştir. Bu hadîs açık olarak onun aleyhine hüccettir.
İhtimal o bu hadisi duymamıştır.»
Aynî ipek giymenin
tecviz edilmesine üç şeyin sebep olduğunu söylüyor. Bunlar yolculuk, gaza ve
uyuzdur. Bittabi bit, pire gibi şeyler de uyuz hükmündedir. İbni Battal'ın
beyânına göre selef ulemâsı ipek hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bazıları ipek
giymeyi câîz görmüş bir takımları mekruh saymışlardır. Ömer b. Hattâb, İbni
Sîrîn, İkrime ve Muğayrîz kerahetine kail olmuşlar ve harbde şehid düşmek ümid
edildiği için ipek giymek daha şiddetle mekruhtur, demişlerdir. İmam Mâlik'le
İmam Âzam'ın kavilleri de budur.
Enes b. Mâlik, Atâ',
Muhammed b. Hanefiyye, Urve, Hasen-i Basrî harbde ipek giymenin caiz olduğunu
söylemişlerdir. İmam Ebû Yûsuf'la İmam Muhammed in ve İmam Şafii'nin kavilleri
de budur.